29 Temmuz 2017 Cumartesi

Müdahalesi minimumda.



En sevdigim belediyecilik anlayisi sehri biraz kendi haline birakan türlüsü...
Yani biraz relax, sadece gerektigi kadar, ama daha fazla degil...
Müdahalesi minimumda. Doğaya ve şehre güveni maksimumda.








28 Temmuz 2017 Cuma

Book of Mercy




Book of Mercy, Leonard Cohen, 1984

Rivayet o ki; Leonard Cohen'i "kesfeden" John Hammond "Bob Dylan'da oldugu gibi bir şarkıcıdan bir şair çıkabiliyorsa, neden Leonard Cohen'de de bir şairden bir şarkıcı çıkmasın?" diyesiymis. Leonard Cohen'in önce şair iken, sonra şarkıcı olduğu malumumdu; şarkılarını şiir gibi okumayı seviyordum. Bu kez oturup kitap diye yazdığı bir kitabini okuyayım dedim. Çok beğendim. Bana aforizma gibi gelen, kimi yorumcuların 'modern ilahi' diye nitelediği 50 kısa metinden oluşuyor. Bazi yerlerde siir kitabi dendigini okudum bu kitap icin. Bana kalirsa siir kitabi degil ama siir gibi kitap.Derin, sembolik bir dili var var. Internette kitabın yorumuna adanmış web sayfaları, üzerine yazılmış bir master tezi ve en güzeli aranırsa bulunabilecek gayet temiz bir .epub versiyonu var  Okunursa eşliğinde "The Guests" dinlenmesi tavsiye olunur. Okunması hararetle tavsiye edilmez. 

Dip not: Almanca'ya "Wem Sonst als Dir" (Senden Baska Kime) adiyla cevrilmis, acaba metnin icinde mi geciyordu bu soru diye tekrar okumamda dikkat ettim, rastlayamadim. Ama yine de yerini bulmus bu isim, o da güzel... Yalniz biraz serbest cevrilmis gibi geldi bana Almanca'sı. Kitapta orijinal Ingilizce metin de var; cift dilli hazirlanmis. Dolayisiyla Almanca'sindan okunsa da Ingilizce'sine sadik kalmak daha iyi olur. Türkce'ye gördügüm kadariyla cevrilmemis. Her henüz Türkce'ye cevrilmemis kitapta, "peki ya cevrilseydi adi ne olurdu?" kendime diye sormayi seviyorum. Bu kez cok yaratici olamadim. "Merhametin Kitabi" mi olurdu?  

20 Temmuz 2017 Perşembe

Leonard Cohen, Songs of a Life



Leonard Cohen, Songs of a Life
Christof Graf, dtv, 2002

Cohen sarkilarinin sözlerini oturup internetten siir gibi okudugumu farkedince, bu konuda mutlaka bir kitabin da oldugunu tahmin etmem ve kütüphanede bir örnegine rastlamam uzun sürmedi :) Hayir,  bu bir Cohen biyografisi degil. Ilk albümünden baslayarak 2001'deki "Ten New Songs"a kadar tüm albümlerindeki sarkilarin kronolojik olarak sözleriyle beraber siralandigi bir kitap. Sonraki albümleri ayrica calismak gerekecek :)  Cift dilliydi kitap. Sarki sözünün baska dile cevrilmesi hep sıkıntılıdır ama yine de Almanca'ya da cevrilmis. Cok sart mi bu kitap, ille de tavsiye mi? Hayir, disiplinli ve organize bir okumayla internet üzerinden de okunabilir bu sarkilar. Benim böylesi daha kolayima geldi. Sabahlari ve aksamlari trende bir yandan sözleri okurken, diger yandan telefona yükledigim bir "Best of" albümünden bir kismini dinleyebiliyordum da... Ya da aksamlari evde bir yandan kitabi okurken, diger yandan bilgisayar basinda kim varsa ona "The Guests'i calar misin bir? Stranger Song'u alayim" seklinde siparislerde bulunuyordum :)   Oldukca Leonard Cohen dolu, oldukca güzel bir haftaydi. Bazen kitap yetmedi, bazi detaylari da internette buldum. Özellikle ilgili eksi sözlük girisleri tavsiye edilir. Neler ögrendim? Suzanne, o "Suzanne" degilmis (himm, bunu biliyordum aslinda). Famous Blue Raincoat'i adinin bu oldugunu bilmeden coook eskilerden beri biliyormusum. Yesil corapli Nancy'nin hikayesini kitapta degil, eksi sözlük'te buldum. Ama The Guests'in Rumi ve Attar'dan ilham alinarak yazildigi kitapta yaziyordu. "Take This Waltz"in sözlerinin Frederico Garcia Lorca'nin bir siirinden serbest ceviri oldugu da...

Iste böyle. Leonard Cohen haftasi bitmedi. Devami bir sonraki "biten"de...

18 Temmuz 2017 Salı

Açık hava kitaplığı


Köylerin birinde gördük.
Acik hava kitapligi...
Sanirim önce belediye baslatmis aksiyonu. Ama aldigini verdigini takip eden yok. Zaten nasil etsin? Istersen geri verme, vicdanina kalmis. El koyma yani :)
Ya da cok sevdiysen kitabi sende kalsin, yerine bir baska kitap yerlestir raflara. Takas yani.
Ya da ödünc almasan bile, evde artik okumadigin kitaplar varsa getir, birak. Bağış yani.

Biz yolumuzun fazla düsmedigi bir köy oldugu icin oglumun begenip aldigi kitabi acaba tekrar iade edebilir miyiz diye biraz endise etmistik. Bosuna endise ettigimizi eve gelince anladik. Meger o kitap da yakinlardaki bir baska köyün acik hava kitapligina aitmis; oradan alinip buradakine iade edilmis :)

17 Temmuz 2017 Pazartesi

'Oğul'dil

Son zamanlarda yine birimizin Türkce sorup, digerimizin Almanca yanitladigi (veya tersi) bir dönemden geciyoruz. Neden? Cünkü en son Türkiye ziyaretinin üzerinden epeyce gecti.

Simdilerde ben onu Türkce'de düzeltirken ( "yüra degil, rüya; dört futbolcular degil dört futbolcu, Türkce'de sayi cok bile olsa yanindaki isim tekildir")  o da beni Almanca'da düzeltiyor ("DAS Datum demek istiyorsun sanirim; Absatz mi? Ne Absatz'i? Ansatz mi diyorsun?")

Yine de son zamanlarda bir degisiklik dikkatimi cekti. O anneannesiyle telefonda futbol üzerine konusabilmek icin futbol terimlerinin Türkce'lerini ögrenmeye calisirken; bana da Almanca eskisi kadar "Deutsch  als Fremdsprache" degil. Nasil ki Türkce oglumun anadiliyse, Almanca da benim 'oğul'dilim :)

10 Temmuz 2017 Pazartesi

Vedalar, Upanişadlar, Bhagavadgita


Veden, Upanishaden, Bhagavadgita
Die drei Äste am Lebensbaum Indiens
Sri Chinmoy
Heinrich Hugendubel Verlag, 1994, 2007

Hikayesini burada uzun uzadiya anlatmayacagim bir sebepten kendi kendime bictigim bir görev var: Ölmeden önce mümkün olursa bütün dünya dinlerinin kutsal metinlerini okumus olmak. Ibrani dinlerde isimiz kolay; Kuran, Eski Ahit, Yeni Ahit. Asya'nin dogusuna uzandikca isler biraz zorlasiyor. Evet Taoizm denince akla Tao te Ching geliyor, ama bir de Güney Cicek Ülkesinin Gercek Kitabi var. Budizm'in kutsal kitabi ne?  Buda'nin ögretisi en direk kaynagini arasak, nereden okunmali? Ayni güclük Hinduizm'de de var. Hinduist metinlere göz atacak olundugunda karsimiza üc kitap cikiyor: Tarihsel siralamayla Vedalar, Upanisadlar ve Bhagavadgita. Ben tarihsel siralamayi izleyemedim tabii. Bulabilme sirasiyla önce gayet iyi bir Türkce ceviriden Upanisadlar'i, sonra oldukca iyi bir Alman yorumcunun elinden Bhagavadgita'yi okudum. Thoreau'nun da Walden'da bahsettigi Veda'lari ise hicbir yerde bulamadigim icin bugüne dek okuyamadim. Kütüphanedeki bu kitabi ise belki bu eksikligi bir nebze giderir diyerek almistim. Kimilerine göre 20.yy'in en büyük spritüel ögretmenlerinden biri sayilan Sri Chinmoy'un agzindan alt baslikta da ifade edildigi gibi "Hint yasam agacinin üc dali" sayilan Vedalar, Upanisadlar ve Bhagavadgita yorumu. Son ikisi icin bir hatirlatma, ilki icin bir giris okumasi oldu diyelim. Epeyce not aldim. Yalniz yazarin bize Hindistan'daki kast sisteminin Bati'da nasil yanlis anlasildigi ve aslinda ne demek oldugunu anlattigi, bizi neredeyse kast sisteminin yanlis olmadigina ikna etmeye calistigi paragrafta kitaptan biraz  sogudum. Okudugum bazi kitaplarda temel bir ikilemim, ciddi bir sorum var. Bu cok düsündürüyor beni. Ya da baska türlü ifade etmek gerekirse: Insan en temel dogruyu/gercegi  tekrarlarken, araya yanlislarin sizmamis oldugundan daima emin olabilir mi? Eminim Sri Chinmoy'un buna mutlaka bir yaniti olurdu. Ama ben ikna olmazdim sanirim. Ve Sanirim Vedalar'i orijinal metinlerini bulup, direk öyle okusam daha iyi olacak... Elektronik filan bile olsa...

9 Temmuz 2017 Pazar

Ivan Ilyic'in Ölümü



Der Tod des Iwan Iljitsch, Lew Tolstoj
insel taschenbuch


Tolstoy'un nispeten gec bir dönemde yazdigi bu kitabina ilk kez kütüphanenin katalogunda Ivan Illich'in kitaplarini ararken rastlamis, bu isim benzerlerligine gülümseyerek okuma listeme eklemistim. Her zamanki gibi "ancak okuyabildim". Oldukca kisa bir kitap, bir iki günde bitiyor. Yargic Ivan Ilyic'in ölüm haberinin meslektaslarina ulasmasiyla basliyor. Arkadaslarindan birinin cenaze evine yaptigi ziyarete kisaca degindikten sonra, Ilyic'in yasamini anlatmaya basliyor Tolstoy. Baslarda ritmi biraz düsük giden ve aksiyonsever okuyucu icin elden birakilmaya aday bir kitap. Sonra hizlanmiyor, hayir, ama derinlesiyor. Ölüm üzerine okumalar diye bir listesi olan varsa, bu kitabi eklemeli, yasam üzerine okumalar diye bir listesi olan da... Ivan Illich'in Sagligin Gaspi'na paralel olarak da okunabilir, onu tamamlayan bir okuma olur, ne ilginc bir tesadüf. Hikaye Ivan Ilyich'in ölümüyle son buluyor son bulmasina ama okuyani o nispeten ritmi düsük baslangica geri dönmeye, kitabin ilk sayfalarini tekrar okumaya da zorluyor bir yandan. Simdi tabutun icindeki ölü Ilyic'in suratindaki ifadenin anlamini ve yazarin neden o cümleyi kurdugunu biliyoruz. Böylece halka tamamlaniyor. Sayisiz defa tekrarlanmak üzere.